Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Kasım 2010 Salı

ZARAFET BAHİSLERİ"Zerafet,zariflik,zarif"




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com 
“İçinde hiç kimseye karşı olumsuz bir duygu ve düşünce barındırmamaya gücün yeterse bunu yap!
Bu benim sünnetimdendir. Benim sünnetimi ihya eden, yaşayan yaşatan, beni ihya etmiş olur.
Beni ihyâ eden cennetde benimle beraber bulunur.” (Tirmîzî 4/419)
Her türlü zarâfetin kaynağı, evrenin erdemi Efendimiz Aleyhisselâm, bu buyruğu ile bize,
insanlığın ve İslamlığın özünü duyuruyor. 
Zarâfet Bahislerinde hedeflenen duruş bu gönül ve zihin berraklığıdır.
Gönüller ve zihinler, duygular ve düşünceler berrak ola! Yâ Selâm!.. 

mustafa özdamar kırkkandil yayınevi

YUNUSLAR DERYASI "YUNUS EMRE,AŞIK YUNUS, BİÇÂRE YUNUS, DERVİŞ YUNUS,MİSKİN YUNUS, TAPTUK YUNUS, TAPTUKLU YUNUS "



MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com  Hayatın kaçınılmazlıkları içerisinde,kaderin yorumsuz kavranmaz cilve harmanlarında 
bir dünya tartışma yaşanıyor yeryüzünde.Kavgalar,gürültüler ve ihtilâf kasırgaları
 herkesi bir yerlere fırlatıyor.
İnsanlar,genelde,paylaşabilecekleri şeyleri bile paylaşamadıkları için gürültü patırtı çıkarıp 
ihtilâfa düşüyorlar.Ve bu gürültü patırtı içinde,takım gayretinde çılgınlaşan taraflar,
asıl hedeften şaşarak,peşinde koştukları şeyi kaybediyorlar da farkına bile varamıyorlar.

Beni bende demen,bende değilem,
Bir ben vardır bende,benden içeru!

Sonsuzluğunda seyran eden Yûnus ve Yûnuslar konusundaki ihtilâf böyle bir ihtilâf değil mi sizce?
Kaç Yûnus gelmiş geçmiş “bu fenâ” dan?
Önemli olan, Yûnus’tan veya Yûnuslar’dan kalan özdür,evin (içerik)dir.
Hepsi de birbirinden özel,birbirinden güzel şiirlerde,Aşık Yunus,Biçâre Yunus,Derviş Yunus,
Miskin Yunus,Taptuk Yunus,Taptuklu Yunus, Yunus Emre ve Yunus imzaları bulunan zât-veya zevât-,
Aynı tevhid neş’esinin kâmili –veya kâmilleri- dir.
 Yunus’daki-veya Yunuslar’daki-tevhid-birlik,birleme-neş’esi,büyük insanlık ailesinin muhtaç olduğu
birlik,dirlik ve dirilik hâlinin bilgeliğidir.
Bu bilgeliğinin üstüne serpilen tesâhüb (sahiblenme) tuzunun dozunu kaçırmak,meselenin tadını kaçırıyor.
Derleme toparlama tarzında bir kitab olan bu eserde biz, Yunus şiirlerini imzalara göre bir tasnife tâbi tuttuk.
Bu tasnife zemin olan araştırmalar sırasında,Karaman’daki Yunus ile Eskişehir Sarıköy’de ki Yunus’un
farklı zamanlarda yaşayan bilgeler olduğu kanaatine vardık.Ve her Yunus’a ayrı bir bölüm ayırdık.
Bizim kanaatimize göre,Karaman’da ve Eskişehir Sarıköy’de ayrı bir er Yunus var.
Eğer menkıbelerde bir yanlışlık yoksa,Karaman’daki Yunus,Mevlânâ’nın (1207-1273);Sarıköy’deki
Yunus,Hacı Bektaş’ın (1500-1560) çağdaşı. Durum böyle olmasa bile:

Ben gelmedim dâvi için,
Benim işim sevi için,
Dostun evi gönüllerdir;
Gönüller yapmağa geldim!
diyen bir bilgenin kabrini dâvi (dava)konusu edinmek,gereksiz bir ihtilâf olarak gözüküyor bize.Yâ Selâm!...
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi

YAMAN DEDE "YANAR DEDE"YANAN DEDE

MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
 Firâk ağlar, visâl ağlar, ezel mesrûrun olmazsa
Cemâlinle ferahnâk et ki, yandım ya Rasûlallah .

Asıl adı (Mehmed Abdülkâdir Keçeoğlu 1887-1962)YAMAN DEDE Kayserinin Talas ilçesinde dünyaya gelmiştir.Aslen gayr-i Müslim bir ailenin ferdi iken bilahere fıtratında zaten var olan İslâmiyetle müşerref olmuştur.İçinde bulunduğu şartlar gereği uzun zaman Müslüman olduğunu gizliyen Yaman Dede,Hukuk tahsilini müteakiben bir yandan maişet için çalışırken,bir yandan da Galata Mevlevihânesi’nde Ahmed Celaleddin ve Ahmed Remzi Dede’lerden Mesnevî dersleri almış,uzun yıllar sessiz bir volkan gibi kaynayıp duran imanını dili ile ikrarla âşikar etmiş ve hayatını büyük bir aşkla İslâmın hizmetine adamıştır…Elinizdeki eser;son devrin bu mümtaz gönül ehlinin müstesna hayatından kesitler sunmakta olup,cennetmekân merhumun şiirleri,konferansları,konuşmaları,edebiyat ve tasavvuf harikası mektublarının yanı sıra öğrenci ve dostlarının kendisiyle ilgili hatıralarından müteşekkildir…Yâ Selâm!...

Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Resûlallâh
Nasıl bilmem bu nîrâna dayandım yâ Resûlallâh
Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ Resûlallâh
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Yanan kalbe devâsın sen bulunmaz bir şifâsın sen
Muazzam bir sehâsın sen dilersen reh-nümâsın sen
Habîb-i Kibriyâsın sen Muhammed Mustafâ’sın sen
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Gül açmaz  çağlayan akmaz İlâhî nûrun olmazsa
Söner âlem nefes kalmaz felek manzûrun olmazsa
Firâk ağlar visâl ağlar ezel mestûrun olmazsa
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Erir cânlar o gül-bûy-ı revân-bahşın hevâsından
Güneş titrer yanar dîdârının bak ihtirâsından
Perîşân bir niyâz inler hayâtın müntehâsından
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Susuz kalsam yanan çöllerde cân versem elem duymam
Yanardağlar yanar bağrımda ummanlardan nem duymam
Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Ne devletdir yumup aşkınla göz râhında cân vermek
Nasîb olmaz mı Sultânım haremgâhında cân vermek
Sönerken gözlerim âsân olur âhında cân vermek
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Boynu büktüm perîşânım bu derdin sende tedbîri
Lebim kavruldu âteşden döner pâyinde tezkîri
Ne dem gönlüm murâd eylerse taltîf eyle Kıtmîr’i
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Yaman DEDE
MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com

YAHYA EFENDİ "Beşiktaşlı Yahya Efendi"




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com  
 Yahya kelimesi diri ve canlı anlamına geliyor.
İslam tarihinde yer alan ve hayatınıza canlılık kazandıracak olan Yahya efendi’lerin hayatlarından
derlenmiş birer buket bulacaksınız bu kitabta. Yâ Selâm!..
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi

HASBAHÇE "Melami,Melamet ve Melamilik"




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com  
 Melâmet, bazılarının sandığı gibi İslâmiyetin şeriat boyutuna isyan veya muhâlefet hareketi değildir.
Melâmet üzre muhabbet demleyenlerin nutuklarındaki isyan veya muhâlefet görüntüsü,
 kuraldan ziyâde kuralcılığa karşı oluşun ifâdesidir.
Melâmet, İslâmiyetin, şeriat+tarikat+marifet ve hakikat bütünlüğünde yaşanan 
aşk+şevk+zevk idrâki ve Muhammedî neş’enin taşmasından ibârettir.
Evrenin ve devranın çözümsüz gizem dekorları içerisinde dönüp dolaşan gerçeğin gökcek 
yüzünü görmenin zevk ve şevki içinde coşup taşmanın ifâdesi bu. Böylesi taşmalara isyan denilmez.
 Kınama ve kınanma kaydından soyunup dökünme denir buna. 
Melâmet Sultanı Yûnus’da ifâdesini bulan ne varlığa sevinme ne yokluğa yerinme hâli bu.
 Eşyânın esrarıyla tanışan kişinin bu tanışmanın şevki içinde bir miktar şımarması ve kınanma hâletiyle dolup taşması doğal bir haldir.
Kınama ve kınanma, yerme ve yerilme anlamına gelen melâmetin özü, özeleştiriye hep açık olması gereken kişinin, eğer illâ da kınama ihtiyacıyla dolup taşıyorsa, salt kendi (nefsi) ni kınaması, yermesi, başka hiç kimseyi kınamaması, yermemesidir. Bu sebeple melâmet erbâbına Melâmiler (yerilenler) de derler.
Büyük insanlık ailesinin muhtaç olduğu birlik bütünlük neş’esini açıp saçan bu kitab, belirli bir çevreye değil herkese hitabtır… Yâ Selâm!
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

VAHDET VE MELAMET GÜLŞENİ HASBAHÇE "Melami ve Melamilik Melamet"


MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com 
Melâmet, bazılarının sandığı gibi İslâmiyetin şeriat boyutuna isyan veya muhâlefet hareketi değildir.
Melâmet üzre muhabbet demleyenlerin nutuklarındaki isyan veya muhâlefet görüntüsü,
 kuraldan ziyâde kuralcılığa karşı oluşun ifâdesidir.
Melâmet, İslâmiyetin, şeriat+tarikat+marifet ve hakikat bütünlüğünde yaşanan
aşk+şevk+zevk idrâki ve Muhammedî neş’enin taşmasından ibârettir.
Evrenin ve devranın çözümsüz gizem dekorları içerisinde dönüp dolaşan gerçeğin gökcek 
yüzünü görmenin zevk ve şevki içinde coşup taşmanın ifâdesi bu.
Böylesi taşmalara isyan denilmez. Kınama ve kınanma kaydından soyunup dökünme denir buna. 
Melâmet Sultanı Yûnus’da ifâdesini bulan ne varlığa sevinme ne yokluğa yerinme hâli bu. 
Eşyânın esrarıyla tanışan kişinin bu tanışmanın şevki içinde bir miktar şımarması ve kınanma hâletiyle dolup taşması doğal bir haldir.
Kınama ve kınanma, yerme ve yerilme anlamına gelen melâmetin özü, özeleştiriye hep açık olması gereken kişinin, eğer illâ da kınama ihtiyacıyla dolup taşıyorsa, salt kendi (nefsi) ni kınaması, yermesi, başka hiç kimseyi kınamaması, yermemesidir. Bu sebeple melâmet erbâbına Melâmiler (yerilenler) de derler.
Büyük insanlık ailesinin muhtaç olduğu birlik bütünlük neş’esini açıp saçan bu kitab, belirli bir çevreye değil herkese hitabtır… Yâ Selâm!
mustafa özdamar
kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

ÜMMİ SİNAN-SİNAN ÜMMİ VE SEYYİT SEYFULLAH




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com   
Büyük insanlık ailesinin ilim ve irfan babaları olan pirân ve ârifân, 
insan+Kur’an ve devran gerçeğini usûlünce açıp saçan risâlet vârisleridir.
Hak hukuk üstünlüğünün eğitim ve öğretiminde doruğa çıkan bu velâyet elçilerinin
ana kaynaktan alıp saldıkları berrak bilgi ve görgü pınarlarından can suyu akar.
Bu kâmillerden ilim ve irfan içen ve içtiklerini özümseyerek içine sindiren, iki cihanda da aziz olur.
Bu dosyada biz, isimleri ve vâridâtları birbirine karışan iki aziz: 
Ümmi Sinan (1487-1568) ve Sinan Ümmi (1568-1657)
 hazretleri konusuna kandil uyandırmak niyetindeyiz.
Üçüncü bölümde de birinci bölüme bağlı olarak
 Sinânî Seyyid Seyfullah(Seyyid Nizamoğlu) (öl.1601) 
hazretleriyle tanışacaksınız. Yâ Selâm!..
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com