Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Kasım 2010 Salı

ZARAFET BAHİSLERİ"Zerafet,zariflik,zarif"




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com 
“İçinde hiç kimseye karşı olumsuz bir duygu ve düşünce barındırmamaya gücün yeterse bunu yap!
Bu benim sünnetimdendir. Benim sünnetimi ihya eden, yaşayan yaşatan, beni ihya etmiş olur.
Beni ihyâ eden cennetde benimle beraber bulunur.” (Tirmîzî 4/419)
Her türlü zarâfetin kaynağı, evrenin erdemi Efendimiz Aleyhisselâm, bu buyruğu ile bize,
insanlığın ve İslamlığın özünü duyuruyor. 
Zarâfet Bahislerinde hedeflenen duruş bu gönül ve zihin berraklığıdır.
Gönüller ve zihinler, duygular ve düşünceler berrak ola! Yâ Selâm!.. 

mustafa özdamar kırkkandil yayınevi

YUNUSLAR DERYASI "YUNUS EMRE,AŞIK YUNUS, BİÇÂRE YUNUS, DERVİŞ YUNUS,MİSKİN YUNUS, TAPTUK YUNUS, TAPTUKLU YUNUS "



MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com  Hayatın kaçınılmazlıkları içerisinde,kaderin yorumsuz kavranmaz cilve harmanlarında 
bir dünya tartışma yaşanıyor yeryüzünde.Kavgalar,gürültüler ve ihtilâf kasırgaları
 herkesi bir yerlere fırlatıyor.
İnsanlar,genelde,paylaşabilecekleri şeyleri bile paylaşamadıkları için gürültü patırtı çıkarıp 
ihtilâfa düşüyorlar.Ve bu gürültü patırtı içinde,takım gayretinde çılgınlaşan taraflar,
asıl hedeften şaşarak,peşinde koştukları şeyi kaybediyorlar da farkına bile varamıyorlar.

Beni bende demen,bende değilem,
Bir ben vardır bende,benden içeru!

Sonsuzluğunda seyran eden Yûnus ve Yûnuslar konusundaki ihtilâf böyle bir ihtilâf değil mi sizce?
Kaç Yûnus gelmiş geçmiş “bu fenâ” dan?
Önemli olan, Yûnus’tan veya Yûnuslar’dan kalan özdür,evin (içerik)dir.
Hepsi de birbirinden özel,birbirinden güzel şiirlerde,Aşık Yunus,Biçâre Yunus,Derviş Yunus,
Miskin Yunus,Taptuk Yunus,Taptuklu Yunus, Yunus Emre ve Yunus imzaları bulunan zât-veya zevât-,
Aynı tevhid neş’esinin kâmili –veya kâmilleri- dir.
 Yunus’daki-veya Yunuslar’daki-tevhid-birlik,birleme-neş’esi,büyük insanlık ailesinin muhtaç olduğu
birlik,dirlik ve dirilik hâlinin bilgeliğidir.
Bu bilgeliğinin üstüne serpilen tesâhüb (sahiblenme) tuzunun dozunu kaçırmak,meselenin tadını kaçırıyor.
Derleme toparlama tarzında bir kitab olan bu eserde biz, Yunus şiirlerini imzalara göre bir tasnife tâbi tuttuk.
Bu tasnife zemin olan araştırmalar sırasında,Karaman’daki Yunus ile Eskişehir Sarıköy’de ki Yunus’un
farklı zamanlarda yaşayan bilgeler olduğu kanaatine vardık.Ve her Yunus’a ayrı bir bölüm ayırdık.
Bizim kanaatimize göre,Karaman’da ve Eskişehir Sarıköy’de ayrı bir er Yunus var.
Eğer menkıbelerde bir yanlışlık yoksa,Karaman’daki Yunus,Mevlânâ’nın (1207-1273);Sarıköy’deki
Yunus,Hacı Bektaş’ın (1500-1560) çağdaşı. Durum böyle olmasa bile:

Ben gelmedim dâvi için,
Benim işim sevi için,
Dostun evi gönüllerdir;
Gönüller yapmağa geldim!
diyen bir bilgenin kabrini dâvi (dava)konusu edinmek,gereksiz bir ihtilâf olarak gözüküyor bize.Yâ Selâm!...
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi

YAMAN DEDE "YANAR DEDE"YANAN DEDE

MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
 Firâk ağlar, visâl ağlar, ezel mesrûrun olmazsa
Cemâlinle ferahnâk et ki, yandım ya Rasûlallah .

Asıl adı (Mehmed Abdülkâdir Keçeoğlu 1887-1962)YAMAN DEDE Kayserinin Talas ilçesinde dünyaya gelmiştir.Aslen gayr-i Müslim bir ailenin ferdi iken bilahere fıtratında zaten var olan İslâmiyetle müşerref olmuştur.İçinde bulunduğu şartlar gereği uzun zaman Müslüman olduğunu gizliyen Yaman Dede,Hukuk tahsilini müteakiben bir yandan maişet için çalışırken,bir yandan da Galata Mevlevihânesi’nde Ahmed Celaleddin ve Ahmed Remzi Dede’lerden Mesnevî dersleri almış,uzun yıllar sessiz bir volkan gibi kaynayıp duran imanını dili ile ikrarla âşikar etmiş ve hayatını büyük bir aşkla İslâmın hizmetine adamıştır…Elinizdeki eser;son devrin bu mümtaz gönül ehlinin müstesna hayatından kesitler sunmakta olup,cennetmekân merhumun şiirleri,konferansları,konuşmaları,edebiyat ve tasavvuf harikası mektublarının yanı sıra öğrenci ve dostlarının kendisiyle ilgili hatıralarından müteşekkildir…Yâ Selâm!...

Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Resûlallâh
Nasıl bilmem bu nîrâna dayandım yâ Resûlallâh
Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ Resûlallâh
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Yanan kalbe devâsın sen bulunmaz bir şifâsın sen
Muazzam bir sehâsın sen dilersen reh-nümâsın sen
Habîb-i Kibriyâsın sen Muhammed Mustafâ’sın sen
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Gül açmaz  çağlayan akmaz İlâhî nûrun olmazsa
Söner âlem nefes kalmaz felek manzûrun olmazsa
Firâk ağlar visâl ağlar ezel mestûrun olmazsa
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Erir cânlar o gül-bûy-ı revân-bahşın hevâsından
Güneş titrer yanar dîdârının bak ihtirâsından
Perîşân bir niyâz inler hayâtın müntehâsından
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Susuz kalsam yanan çöllerde cân versem elem duymam
Yanardağlar yanar bağrımda ummanlardan nem duymam
Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Ne devletdir yumup aşkınla göz râhında cân vermek
Nasîb olmaz mı Sultânım haremgâhında cân vermek
Sönerken gözlerim âsân olur âhında cân vermek
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Boynu büktüm perîşânım bu derdin sende tedbîri
Lebim kavruldu âteşden döner pâyinde tezkîri
Ne dem gönlüm murâd eylerse taltîf eyle Kıtmîr’i
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

Yaman DEDE
MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com

YAHYA EFENDİ "Beşiktaşlı Yahya Efendi"




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com  
 Yahya kelimesi diri ve canlı anlamına geliyor.
İslam tarihinde yer alan ve hayatınıza canlılık kazandıracak olan Yahya efendi’lerin hayatlarından
derlenmiş birer buket bulacaksınız bu kitabta. Yâ Selâm!..
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi

HASBAHÇE "Melami,Melamet ve Melamilik"




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com  
 Melâmet, bazılarının sandığı gibi İslâmiyetin şeriat boyutuna isyan veya muhâlefet hareketi değildir.
Melâmet üzre muhabbet demleyenlerin nutuklarındaki isyan veya muhâlefet görüntüsü,
 kuraldan ziyâde kuralcılığa karşı oluşun ifâdesidir.
Melâmet, İslâmiyetin, şeriat+tarikat+marifet ve hakikat bütünlüğünde yaşanan 
aşk+şevk+zevk idrâki ve Muhammedî neş’enin taşmasından ibârettir.
Evrenin ve devranın çözümsüz gizem dekorları içerisinde dönüp dolaşan gerçeğin gökcek 
yüzünü görmenin zevk ve şevki içinde coşup taşmanın ifâdesi bu. Böylesi taşmalara isyan denilmez.
 Kınama ve kınanma kaydından soyunup dökünme denir buna. 
Melâmet Sultanı Yûnus’da ifâdesini bulan ne varlığa sevinme ne yokluğa yerinme hâli bu.
 Eşyânın esrarıyla tanışan kişinin bu tanışmanın şevki içinde bir miktar şımarması ve kınanma hâletiyle dolup taşması doğal bir haldir.
Kınama ve kınanma, yerme ve yerilme anlamına gelen melâmetin özü, özeleştiriye hep açık olması gereken kişinin, eğer illâ da kınama ihtiyacıyla dolup taşıyorsa, salt kendi (nefsi) ni kınaması, yermesi, başka hiç kimseyi kınamaması, yermemesidir. Bu sebeple melâmet erbâbına Melâmiler (yerilenler) de derler.
Büyük insanlık ailesinin muhtaç olduğu birlik bütünlük neş’esini açıp saçan bu kitab, belirli bir çevreye değil herkese hitabtır… Yâ Selâm!
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

VAHDET VE MELAMET GÜLŞENİ HASBAHÇE "Melami ve Melamilik Melamet"


MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com 
Melâmet, bazılarının sandığı gibi İslâmiyetin şeriat boyutuna isyan veya muhâlefet hareketi değildir.
Melâmet üzre muhabbet demleyenlerin nutuklarındaki isyan veya muhâlefet görüntüsü,
 kuraldan ziyâde kuralcılığa karşı oluşun ifâdesidir.
Melâmet, İslâmiyetin, şeriat+tarikat+marifet ve hakikat bütünlüğünde yaşanan
aşk+şevk+zevk idrâki ve Muhammedî neş’enin taşmasından ibârettir.
Evrenin ve devranın çözümsüz gizem dekorları içerisinde dönüp dolaşan gerçeğin gökcek 
yüzünü görmenin zevk ve şevki içinde coşup taşmanın ifâdesi bu.
Böylesi taşmalara isyan denilmez. Kınama ve kınanma kaydından soyunup dökünme denir buna. 
Melâmet Sultanı Yûnus’da ifâdesini bulan ne varlığa sevinme ne yokluğa yerinme hâli bu. 
Eşyânın esrarıyla tanışan kişinin bu tanışmanın şevki içinde bir miktar şımarması ve kınanma hâletiyle dolup taşması doğal bir haldir.
Kınama ve kınanma, yerme ve yerilme anlamına gelen melâmetin özü, özeleştiriye hep açık olması gereken kişinin, eğer illâ da kınama ihtiyacıyla dolup taşıyorsa, salt kendi (nefsi) ni kınaması, yermesi, başka hiç kimseyi kınamaması, yermemesidir. Bu sebeple melâmet erbâbına Melâmiler (yerilenler) de derler.
Büyük insanlık ailesinin muhtaç olduğu birlik bütünlük neş’esini açıp saçan bu kitab, belirli bir çevreye değil herkese hitabtır… Yâ Selâm!
mustafa özdamar
kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

ÜMMİ SİNAN-SİNAN ÜMMİ VE SEYYİT SEYFULLAH




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com   
Büyük insanlık ailesinin ilim ve irfan babaları olan pirân ve ârifân, 
insan+Kur’an ve devran gerçeğini usûlünce açıp saçan risâlet vârisleridir.
Hak hukuk üstünlüğünün eğitim ve öğretiminde doruğa çıkan bu velâyet elçilerinin
ana kaynaktan alıp saldıkları berrak bilgi ve görgü pınarlarından can suyu akar.
Bu kâmillerden ilim ve irfan içen ve içtiklerini özümseyerek içine sindiren, iki cihanda da aziz olur.
Bu dosyada biz, isimleri ve vâridâtları birbirine karışan iki aziz: 
Ümmi Sinan (1487-1568) ve Sinan Ümmi (1568-1657)
 hazretleri konusuna kandil uyandırmak niyetindeyiz.
Üçüncü bölümde de birinci bölüme bağlı olarak
 Sinânî Seyyid Seyfullah(Seyyid Nizamoğlu) (öl.1601) 
hazretleriyle tanışacaksınız. Yâ Selâm!..
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

TARİHTE YAŞANMIŞ SIRLI OLAYLAR "sır" sırlı olaylar, esrarengiz olaylar




RAMAZAN HUB  KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com  
 İÇİNDEKİLER;
KUR’AN-I KERİM’DE“SIR”KELİMESİNİN GEÇTİĞİ AYETLER.
1) TARİHİ BİLİNMEYEN ZAMANLARDA YAŞANAN SIRLI OLAYLAR.
2- PEYGAMBERLER DEVRİNDE YAŞANAN SIRLI OLAYLAR.
3- İSRAİLOĞULLARI TARİHİNDE SIRLI OLAYLAR.
4- PEYGAMBER EFENDİMİZİN DEVRİNDE YAŞANAN SIRLI OLAYLAR.
5- DÖRT HALİFE DEVRİ SIRLI OLAYLARI.
6- EMEVİLER DEVRİ SIRLI OLAYLARI.
7- ABBASİLER DEVRİNDE YAŞANAN SIRLI OLAYLAR.
8- GAZNELİLER DEVRİ SIRLI OLAYLARI.
9- EYYÛBİLER DEVRİ SIRLI OLAYLARI.
10- OSMANLILAR DEVRİNDE SIRLI OLAYLAR.
11- ÇANAKKALE SAVAŞINDA YAŞANAN SIRLI OLAYLAR.
12- CUMHURİYET DEVRİ SIRLI OLAYLARI.
KAYNAKLAR.

KİTABIN ARKA KAPAK YAZISI;
“Tarihte Yaşanmış Sırlı Olaylar”, ilgimizi çekiyor, bizi kendine celbediyor.Çünkü merakımıza hitap ediyor. Merakımız,üzerimizdeki ve etrafımızdaki hadiseleri evirip çeviren gizli ism-i ilahî ve sıfât-ı sübhâniye yüzünü dönmüş. Kıblemiz, isimlerin, sıfatların ve şe’lerin de ötesindeki Hz. Gizem! Gayemiz: Tarihten günümüze olayların yüzündeki O’nun izlerini görebilmek, sürebilmek! Bu izler bizi O’na götürür.
Biz bu çalışmamızda, Kur’an ayetlerinde açıklanan sırlı olaylar ve sözlerden bahsettik. Onların insanoğluna verdiği mesajlara dikkat çektik. Daha sonrada yeryüzünün halifesi olarak yaratılan ve iradesinde serbest bırakılan insanoğlunun yeryüzünde tarih boyunca yaşamış olduğu sırlı olayları sunmaya çalıştık.
ramazan hub kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN



Yılların imbiğinden geçen duygular, tortulardan arınmış fikirler şeklinde, ençok, hatıraların 
koynunda ortaya çıkar.
 Süleyman Hilmi Tunahan (1888/1959) ile ilgili hatıralardan oluşan
 ve hazret’in 1958 tekâmül konuşmalarından pasajlar sunan bu kitab;
Üstaz Süleyman Efendi’nin ufuklarına -şimdiye kadar herkese açılmamış-
 yeni bir pencere açıyor.  Yâ Selâm!...
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

ŞAH-I NAKŞİBEND "nakşibendi hazretleri" Nakşilik Nakşibendi




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com  
 Büyük arif, rehber şahsiyet,Seyyid Muhammed Bahauddin Şah-ı Nakşıbend (doğ.Türkistan1318/öl1389) 
hazretleri’nin hayatlarından derleyip toparladığımız bir güzellik yumağını sunuyoruz bu kitabta sizlere. 
Yâ Selâm!..
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

RAMAZANOĞLU MAHMUT SAMİ EFENDİ "MAHMUT SAMİ RAMAZANOĞLU"




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com  
 Ana kaynaklardan derlenip toparlanan bu kitab, Ramazanoğlu Mahmud Sami efendi(1892/1984)
 hazretleri’ninİlim irfan hayatına kapı aralayan bir dosya niteliği,taşıyor.Bu dosyada çok aziz ve leziz hatıralar var.
Yâ Selâm!..
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

PİRAN "99 PİRİN HAYATLARI-MENKIBELERİ ESERLERİ"

MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ

http://www.kirkkandil.com 
Hak’dan halk’a rahmet getiren, halk’ı Hakk’a götüren ârifler pîrân.
Büyük insanlık âilesini iki cihânda da azîz etme çabasının azîzleri pîrân. Herkese ve her kesime huzur, güven, barış ve esenlik götürüp getiren rahmet kervanı pîrân... Harîrizâde’nin Tıbyânü’l Vesâil’ini esas alan, derleme toparlama dosyalama niteliği taşıyan ve Pîrân hazerâtının hayat ve hakîkatından kesitler sunan bu kitab, herkesi ve her kesimi kendi gerçeğiyle tanışmaya çağıran hasbi bir hitabtır. Pîrân Hazerâtının hayatları havzalarından derlenip toparlanan çok değerli tablolar var bu kitabta. Herkese ve her kesime lâzım olan çok renkli ve çok tatlı tablolar bunlar.Bu kitabda bütün pîrleri birarada bulacaksınız... Yâ Selâm!......
İÇİNDEKİLER ;
Pir ne demektir?
Yâ Hazreti Pirân
Bilgeliğin temelleri üzerine
Tarikat ve Pirler
Yol yöntem farkı ve ihtilâflar
Dört tur dört tavır
Veysel Karânî
İbrahim b. Edhem
Muhammed Bağdâdî
Kâdiriyye Pirleri Tâc-ı Kadiriyye
Abdülkadir Geylânî

Eşrefoğlu Rûmî
Şeyh İsâ
İsmail-i Rûmî
Abdurrahman Halis Talebânî
Ahmed Süreyyâ Emin
İbn-i Arif Ahmed b. Muhammed
Yeseviyye Piri
Ahmet Yesevî

Rifâiyye Pirleri Tâc-ı Rıfâiyye
Ahmed Rifâî

Ebû Medyen Mağribî
Necmeddin-i Kübrâ
Sühreverdiyye Pirleri
Şehâbeddin Ömer Sühreverdi
Çeştiyyenin Piri
Hasan Çeştî
Ekberiyye Piri
Muhyiddin-i Arabi
Şazeliyye Pirleri Tac-ı Şâzeliyye
Ebul Hasan Ali Şâzeli

Muhyiddin Yahya Nevevî
Abdullah Ayderûs
Muhammed Cezûlî
Ahmed Alevî
Mevleviyye Piri Sikke-i Mevleviyye
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî
Bedeviyye Piri Tac-ı Bedeviyye
Ahmed Bedevî
Düssukıyye Piri Tac-ı Düssukiyye
İbrahim Düssûkî
Cibaviyye Piri Tac-ı Cibaviyye
Sadeddin Cibâvî
Bektaşiyye Piri Fahr-ı Bektaşiyye
Hacı Bektaş Velî
Nakşıbendiyye Pirleri Tac-ı Nakşıbendiyye
M.Bahâüddin Nakşıbend

Ubeydullah Ahrar
İmam-ı Rabbânî
Murâd-ı Münzevî
Mazhar-ı Cân-ı Cânân Şemseddin Habibullah
Abdullah Dehlevî
Halid-i Bağdâdî
Muhammed Nurul Arabî
Ahmed b. Arûs
Abdüsselâm el Esmer
İsmail Fakirullah
Halvetiyye Pirleri Tac-ı Halvetiyye
Ömer Halvetî

Seyyid Yahya Şirvânî
Dede Ömer Rûşenî
Mehmed Abdurrahman Demirtaş
İbrahim Gülşenî
Tac-ı Gülşeniyye

Hasan Sezâî
Hasan Haletî
Cemâlî Mehmed Çelebi Halife
Sümbül Efendi
Tac-ı Şabaniyye
Hacı Şaban-ı Velî
Ahmed Usâlî
Karabaş Velî Ali Alâeddin Efendi
Muhammed Bahşî
Nasûhî Mehmed Efendi
Mustafa Kemâleddin Bekrî
Şemseddin Muhammed Hafnavî
Muhammed b Abdurrahman Ezherî
Muhammed Abdülkerim Semânî
Muhammed Kemâleddin
Ahmed Derdir
Ahmed Ticânî
Mahmud b. Abdurrahman
Çerkeşi Mustafa Efendi
Ahmed Sâvî
Hacı Halil Efendi
Kuşadalı İbrahim Efendi
Hüseyin Feyzüddin
Mervan b. Muattal
Şerif Ahmed Hamalullah
Ahmed Şemseddin Marmaravî
Ümmi Sinan
Hasan Hüsâmeddin Uşşakî
Ramazan Efendi
Mehmed Buhurî
Hasan Burhâneddin Cihangiri
Niyâzî Mısrî
Mustafa Muslihiddin
Nûreddin Cerrâhî
Ahmed Zührî
Cemâleddin Uşşâkî
Ahmed Câhidî
Muslihiddin Karamanî
Ahmed Raûfî
Mehmed Hayatî
Ali Nureddin Beyyûmî
Abdullah Salahaddin Uşşâkî
Ahmed Tâlib İrşâdî
Ahmed Şemseddin Sivâsî
Ahmed Ali
Abdülahad Nûrî
Safiyüddin Erdebilî
Bâyramiyye Pirleri Tac-ı Bayramiyye
Hacı Bayram-ı Velî

Akşemseddin
Bıçakcı Emir Ömer Dede
İbrahim Tennûrî
İsâ Oğlu İlyas Saruhânî
Ramza Balî
Himmet Efendi
Celvetiyye Pirleri Tac-ı Celvetiyye
Aziz Mahmud Hüdâî
Selâmî Ali Efendi
İsmail Hakkı Bursevî
Fenâî Ali Efendi
Mustafa Hâşim Baba
Gâlibî Piri Tac-ı Gâlibî
Hasan Gâlib Efendi
Birler ve Pirler
Pîran Hazerâtının yaşadıkları yıllara gore hazırlanan listesi
Sonsuzluk Kervanı
Bibliyografya

Kaynaklar
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

PİRAN "99 PİRİN HAYATLARI-MENKIBELERİ ESERLERİ"

MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com/?page=2#
Hak’dan halk’a rahmet getiren, halk’ı Hakk’a götüren ârifler pîrân.
Büyük insanlık âilesini iki cihânda da azîz etme çabasının azîzleri pîrân. Herkese ve her kesime huzur, güven, barış ve esenlik götürüp getiren rahmet kervanı pîrân... Harîrizâde’nin Tıbyânü’l Vesâil’ini esas alan, derleme toparlama dosyalama niteliği taşıyan ve Pîrân hazerâtının hayat ve hakîkatından kesitler sunan bu kitab, herkesi ve her kesimi kendi gerçeğiyle tanışmaya çağıran hasbi bir hitabtır. Pîrân Hazerâtının hayatları havzalarından derlenip toparlanan çok değerli tablolar var bu kitabta. Herkese ve her kesime lâzım olan çok renkli ve çok tatlı tablolar bunlar.Bu kitabda bütün pîrleri birarada bulacaksınız... Yâ Selâm!......
İÇİNDEKİLER ;
Pir ne demektir?
Yâ Hazreti Pirân
Bilgeliğin temelleri üzerine
Tarikat ve Pirler
Yol yöntem farkı ve ihtilâflar
Dört tur dört tavır
Veysel Karânî
İbrahim b. Edhem
Muhammed Bağdâdî
Kâdiriyye Pirleri Tâc-ı Kadiriyye
Abdülkadir Geylânî

Eşrefoğlu Rûmî
Şeyh İsâ
İsmail-i Rûmî
Abdurrahman Halis Talebânî
Ahmed Süreyyâ Emin
İbn-i Arif Ahmed b. Muhammed
Yeseviyye Piri
Ahmet Yesevî

Rifâiyye Pirleri Tâc-ı Rıfâiyye
Ahmed Rifâî

Ebû Medyen Mağribî
Necmeddin-i Kübrâ
Sühreverdiyye Pirleri
Şehâbeddin Ömer Sühreverdi
Çeştiyyenin Piri
Hasan Çeştî
Ekberiyye Piri
Muhyiddin-i Arabi
Şazeliyye Pirleri Tac-ı Şâzeliyye
Ebul Hasan Ali Şâzeli

Muhyiddin Yahya Nevevî
Abdullah Ayderûs
Muhammed Cezûlî
Ahmed Alevî
Mevleviyye Piri Sikke-i Mevleviyye
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî
Bedeviyye Piri Tac-ı Bedeviyye
Ahmed Bedevî
Düssukıyye Piri Tac-ı Düssukiyye
İbrahim Düssûkî
Cibaviyye Piri Tac-ı Cibaviyye
Sadeddin Cibâvî
Bektaşiyye Piri Fahr-ı Bektaşiyye
Hacı Bektaş Velî
Nakşıbendiyye Pirleri Tac-ı Nakşıbendiyye
M.Bahâüddin Nakşıbend

Ubeydullah Ahrar
İmam-ı Rabbânî
Murâd-ı Münzevî
Mazhar-ı Cân-ı Cânân Şemseddin Habibullah
Abdullah Dehlevî
Halid-i Bağdâdî
Muhammed Nurul Arabî
Ahmed b. Arûs
Abdüsselâm el Esmer
İsmail Fakirullah
Halvetiyye Pirleri Tac-ı Halvetiyye
Ömer Halvetî

Seyyid Yahya Şirvânî
Dede Ömer Rûşenî
Mehmed Abdurrahman Demirtaş
İbrahim Gülşenî
Tac-ı Gülşeniyye

Hasan Sezâî
Hasan Haletî
Cemâlî Mehmed Çelebi Halife
Sümbül Efendi
Tac-ı Şabaniyye
Hacı Şaban-ı Velî
Ahmed Usâlî
Karabaş Velî Ali Alâeddin Efendi
Muhammed Bahşî
Nasûhî Mehmed Efendi
Mustafa Kemâleddin Bekrî
Şemseddin Muhammed Hafnavî
Muhammed b Abdurrahman Ezherî
Muhammed Abdülkerim Semânî
Muhammed Kemâleddin
Ahmed Derdir
Ahmed Ticânî
Mahmud b. Abdurrahman
Çerkeşi Mustafa Efendi
Ahmed Sâvî
Hacı Halil Efendi
Kuşadalı İbrahim Efendi
Hüseyin Feyzüddin
Mervan b. Muattal
Şerif Ahmed Hamalullah
Ahmed Şemseddin Marmaravî
Ümmi Sinan
Hasan Hüsâmeddin Uşşakî
Ramazan Efendi
Mehmed Buhurî
Hasan Burhâneddin Cihangiri
Niyâzî Mısrî
Mustafa Muslihiddin
Nûreddin Cerrâhî
Ahmed Zührî
Cemâleddin Uşşâkî
Ahmed Câhidî
Muslihiddin Karamanî
Ahmed Raûfî
Mehmed Hayatî
Ali Nureddin Beyyûmî
Abdullah Salahaddin Uşşâkî
Ahmed Tâlib İrşâdî
Ahmed Şemseddin Sivâsî
Ahmed Ali
Abdülahad Nûrî
Safiyüddin Erdebilî
Bâyramiyye Pirleri Tac-ı Bayramiyye
Hacı Bayram-ı Velî

Akşemseddin
Bıçakcı Emir Ömer Dede
İbrahim Tennûrî
İsâ Oğlu İlyas Saruhânî
Ramza Balî
Himmet Efendi
Celvetiyye Pirleri Tac-ı Celvetiyye
Aziz Mahmud Hüdâî
Selâmî Ali Efendi
İsmail Hakkı Bursevî
Fenâî Ali Efendi
Mustafa Hâşim Baba
Gâlibî Piri Tac-ı Gâlibî
Hasan Gâlib Efendi
Birler ve Pirler
Pîran Hazerâtının yaşadıkları yıllara gore hazırlanan listesi
Sonsuzluk Kervanı
Bibliyografya

Kaynaklar 
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

NAZLAR VE NİYAZLAR "ALLAH DOSTLARINDAN DUALAR" EVLİYALARIN DUALARI




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com/?page=2#
Artılarla eksilerin birlikteliğinde dönen bu devranda,kendi görüş ve düşünüşlerimize mahkûm olan bizler,içimizde ve dışımızda (enfüste ve âfakta) gelişen olayların değerlendirilmesi sırasında öyle yanlışlar yaparız ki,bu yanlışlar içerisinde dua ederken bile hatâya düşeriz!
Allah dostlarının manzum naz ve niyâzlarından (münâcâtlarından) oluşan bu eserde,bu tür hataları azaltmayı ve duanın ufuklarını açmayı hedefliyoruz biz.
Kendi dileklerini Allah’ın murâdına denk düşürmeye –Allah’ın kendilerinden istediğini istemeye –çalışan âriflerin nazları ve niyâzları bunlar.En özel, en güzel dualar yâni. Yâ Selâm!...
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

NASRETTİN HOCA "NASREDDİN HOCA"

MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com
Nasreddin Hoca, bütün dünyada, yediden yetmişe, her dilden ve her dinden insana ulaşan çok zarif bir ârif.
Hak’dan, Hakikat dan taviz vermeden herkese ve her kesime hitab eden cihânşûmül bir bilge.
Hiçbir şekilde yozlaşmadan herkesle ve her kesimle uzlaşan bir cilve çiçeği.
Aykırı görüntülerle doğruları abideleştiren bir dâhi.
Eğri duyguları, eğri düşünceleri, eğri davranışları zerâfetle doğrultan bir eğitimci.
Güzelim İslamiyeti makyajla kirletmeyen sâde ve berrak bir fakih.
Herkesin ilgisini çeken, fakat hiç kimseyi fitneye sürüklemeyen fitnesiz bir güzel.
Her şeyde varolan hikmeti, gaflete gelip atlamayan, yakalayan bir hâkim.
Zora şere başvurmadan zafere ulaşan bir kahraman.
En kaba saba insanları bile nükteyle törpüleyip inceltebilen bir lâtifeci.
Her alanda söz sahibi münevver bir mütefekkir.
Kırkkandilin kandil kitabları arasında, dünyanın en net, en berrak adamı olan Nasreddin hoca’nın bulunmaması
bir eksiklikti.Bu derlemeyle o eksikliği kapatmaya çalıştık. Yâ Selâm!...

mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

MELEKLER AĞLARKEN "BİR MECZUBUN RÜYASI 3.KİTAP"

OKTAN KELEŞ KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com 
- Lanetlenmiş Şeytan şimdi bir kez daha ordusuyla harekete geçti. Detayı anlatmaya gerek yok.
Bundan sonra olanları yaşayarak görecek ve idrak edeceksin dedi. Sen de bu savaşta hem suret âleminde, hem de metafizik denen âlemde savaşacaksın.

- Yolda tehlike var. Hedefimiz ormanın içindeki dev çınar ağacını bularak içine girmek ve görevimizi yapmak. Görev kağıtta yazılı.
Demek ki İlhami Abi’nin verdiği kağıtta bir görev yazılıydı. Latif Baba’nın söylediklerinden bu anlaşılıyordu. Karanlıkta ormanın içine doğru epey ilerlemiştik. Birbirimizi bırakmıyorduk. Bu hâlde bile aklım görevdeydi. Neydi acaba? Biraz daha yürüdükten sonra Latif Baba’nın sesiyle durduk:
- Yer burası.
Dikkatli baktığımızda diğer ağaçlara kıyasla çok heybetli bir çınar ağacını fark ettik.

- Şimdi buradan diğer boyuta geçeceğiz dedi Latif Baba. Besmele çekin. Firavun ve Şeytanîler İstanbul’a yarasa adamlar indirecekmiş. Bu hareket olmadan operasyonu engellememiz gerekiyor. Hem İstanbul’u özlemişsinizdir. Kısa bir süreliğine de olsa buradan İstanbul’a çıkacağız.
İstanbul’a çıkmak... Kısa da olsa özlem giderebilecektim. Bir sevinç dalgasıyla içim tuhaflaştı. Fakat görev ciddiydi.

Ağaç köklerince sağlamdır Âdem. Uzanır gökyüzüne dalları; meyvesiyle, çiçeğiyle, gölgesiyle güldürür.
İnsan, gayesince insan. Uzanır Rabbine elleri; duasıyla, ameliyle güldürür.

Şer duvarlarını yıkıp kulu Halık’ına yaklaştırmak görevin.
Ve buna en çok sevinecek meleklerin.
Gayret Âdem

“MELEKLER AĞLAMASIN”

oktan keleş ramazan hub mustafa özdamar kırkandil yayınevi
http://www.kirkandil.com/

MELAMİ SAVAŞLARI "BİR MECZUBUN RÜYASI 2.KİTAP"

OKTAN KELEŞ KIRKKANDİL YAYINEVİ
*İstanbul metro tünellerinde oynanan esrarengiz oyun ve Haçlı koalisyonu.
*Yerebatan Sarnıcında tüyler ürperten esrarengiz toplantı. 
*Hızır(a.s)ın 2000 yılında öldürdüğü çocuk.
* Deccal ve Yeni Dünya düzencilerinin beklenen kralı.
*Rical-i gayb erenleri ve Melami birliği.
* Bu çete farklı.Çalınan şey ise korkunç;Çocuk ruhu.
*Bu yeni enerji ile birlikte dünya artık asla aynı dünya olmayacak.Şifre GÜNEYDOĞUda.
*Kehf sûresi ve İstanbul. Boğazın kızı asırlardır bekleyen çeyizini açıyor ve
BİR MECZUBUN RÜYASI devam ediyor...
oktan keleş kırkkandil yayınevi
www.kirkkandil.com

MEHMET ZAHİT KOTKU




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
Şu yeryüzünde,hiç kimsenin hiç kimseyi bütünüyle anlaması ve anlatması diye birşey söz konusu değildir. Deryaya parmak salıpda ıslağını göstermek neyse, bizim büyük arif, Mehmed Zahid Kotku(1897-1980) hazretleriyle ilgili bu belgesel çalışmamız da aynı şeydir... Sizleri bu Kutup yıldızının ipeksi tebessüm parıltılarıyla başbaşa bırakıyoruz. Yâ Selâm!..
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

ÜFTADE HAZRETLERİ "aziz mahmud hüdai hazretlerinin hocası"




MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
1490’larda Bursa da bu dünyaya gelen, 1580’lerde öte dünyaya giden Üftade Hazretleri’nin asıl adı
Mehmed Muhyidin’dir. Üftade Hazretleri Bursa da medfundur. Babası Manyaslı, Anası Hamamlı Kızık
Köyündendir. Çocukluk yıllarında anası bir gece rüyasında onu süt deryalarına dalıp çıkarken görmüş.
Gördüğü düşü kocasına anlatmış. Kocası Ali Efendi: Süt ilim ve irfana işarettir, hatun!
İnşallah oğlumuz ilim irfan sahibi bir insan-ı kamil olur, demiş ve hakikaten de bu rüya zaman içerisinde
aynen zuhur etmiş. Yâ Selâm!..
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

MECZUBLAR

MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com
Cezbe, adı üstünde, çekme, cezbetme, celbetme anlamına geliyor. Meczub da, çekilen, cezb edilen, 
celb edilen demek oluyor.
 Yüce Allah, bazı kullarını, rahmâniyyeti harmanlarında evirip çevirerek, savurup kavurarak kendisine 
öyle bir çeker ki... Bu çekme ve çekilme anında o kulda öyle garib şeyler zuhur eder ki, akıl sır ermez ona.
Ve o garib şeyleri hiç bir terazi tartamaz, zira meczubta mükellefiyet (sorumluluk ve yükümlülük) bulunmaz.  
Onlar Allah’ın hizmete özel kullarıdır. Bazı meczublardaki esip savurma hali, onlardan iradenin alınmış
olmasından kaynaklanır. Bu hizmete özel insanların işine gücüne akıl yatıramazsınız. Eğer bu tür şeyleri akılla
halletmeye kalkarsanız, aklınız yanar ve sermayeden de olursunuz. Akıl işi değil bunlar, aşk işi, irfan işi, kemâl işi.
Miracda Hazreti Cibril Sidre-i Müntehadan öte nasıl geçemediyse, akıl da öyledir. Onun gidebileceği belli bir sınır vardır. Ondan ötesine geçemez. Geçerse yanar.
Akıl her voltajı kaldıramaz.Yâ Selâm!..
KİTAPTA ADI VE KONUSU GEÇEN MECZUBLAR;
Tevfik Ceyhan Dede,Konyalı Deli Abdullah Efendi,Maraşlı Hacı Emi,Bursalı Terzi Mehmed Efendi,
Uzunköprülü Kâmil Dede, Edremit'te Bir Meczub ,Cağaloğlu’nda Aydın,Malatyalı Hacı Ali Efendi
Kemâliyeli Seyyid-i Kübra,Havro,Yalvaçlı Deli Vasfi, Kastamonu'da Hacı Eşref,Nenesi Dede Sultan
,Bağdatlı Sâdun,Kûfeli Kara Meymune,Cüheyneli Ebu Nasr,Behlûl Dânâ,Horoz Dede,
Sefer Dede,Sümüklü Dede,Saçlı Mehmed Efendi,Nalıncı Memi Dede,Nalıncı Salih Dede,Divâne Ahmed Dede,
Yetmiş Kuruş Dede, Çöp Atlamaz Baba,Pazar Ola Mehmed Ağa,Ayarcı Mustafa Efendi,Laleli Baba,Kelbi Hasan Baba,Adam ol Mehmed Efendi, AyaşlıNuh Efendi,Divane Şüca,Doğancı Mustafa Baba,Kalıcı Delisi Seyyid Mehmed Efendi,Elfi Kadın,Kadı Delisi,Dalkavuk Osman Efendi, Taslak Efendi,Kadı Süleyman Efendi,Bayraktar Dede,Yâ İmam Dede,Hızır Aşak,Ahmed Çelebi,Osman Çelebi, Meczublar Kutbu Unkapani Saçlı Mehmed Çelebi,İsmail Efendi.
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

LADİKLİ AHMET AĞA


MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
Ladikli Ahmed Ağa (1888-1969) Ümmi bir insan. Okuması yazması yok: ama, zaman ve mekan duvarını aşan,
bilginin ötelerine ulaşan bir “gayb adamı” deniliyor.
İslam tasavvuf literatüründe “gayb ricali” diye geçen, işlerine güçlerine akıl sır ermeyen has kullara
“Gayb adamı” deniliyor.
Hayatın bilinen ve bilinmeyen, görünen ve görünmeyen boyutları arasında gidip gelen, akılları zorlayan
sırlarla yüklü bir ömür süren Ladikli Ahmed Ağa’nın hayatınızdan ilginizi kanatlandıracak tablolar sunan
bu kitabı okumaya doyamayacaksınız! Yâ Selâm!..
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

İSMAİL MAŞUKİ- İBRAHİM AKSARAYİ

MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
Türk Tasavvuf tarihinde oğlan Şeyh diye anılan ve ikiside Bayrami melamilerinden olan iki zat vardır: İlki, Pir Ali Aksarayi’nin oğlu İsmail Maşuki (öl.1528): ikincisi, Tab Tab Ali Şah Sultan’ın torunu İbrahim Aksarayi (öl.1655). Bu kitabı okurken, Maşuki ve Aksarayi Hazretleri’nin vahdet neş’esi  içerisinde gönül göklerinize nice elifler çekeceksiniz!Yâ Selâm!..
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com

HAZRETİ ŞEMS "şemsi tebrizi"


MUSTAFA ÖZDAMAR KIRKKANDİL YAYINEVİ
http://www.kirkkandil.com
Gayb Güneşi Hz. Şems’le tanışmak çok özel bir şanstır. Bu özel şansı en üst seviyede yaşayan tek insan Hz. Mevlânâ’dır.
Büyük insanlık ailesi, insanlığın Pîri Hz. Mevlânâ’yı kısmen de olsa tanımış, ama, Gayb Güneşi Hz. Şems’i yerince ve yeterince tanıyamamıştır.
Hz. Mevlânâ’nın “Divan-ı Kebîr”inde “Şemsullah-ı Tebrizî” (Tebrizli Allah Güneşi) ifâdesiyle selâmladığı Hz. Şems, velâyetin mâşukluk mertebesinin mareşal velîlerindendir. Mâşuklar Āşıkların çooook üstlerinde ve ötelerinde yer alan gayb generalleridir...
Hz. Mevlânâ’nın Hz. Şems’de yaşadığı bu özel şans, Tasavvuf Tarihinde benzerine rastlanmayan bir aşk+şevk+zevk idrâki ve Muhammedî neş’e baharıdır. Büyük insanlık ailesini Hz. Mevlânâ’nın peşinde sürükleyen celâl ve cemâl coşkunluğu bu harika baharın esintileridir.
Biz bu dosyada, bu nâdide bahardan derleyip toparladığımız huzur buhurları sunuyoruz sizlere.
Yâ Selâm!...

HER ŞEYİN BİR VAKTİ SAATİ VAR
Gayb güneşi Hazreti Şems, Konya’da, eskimeyen yıllarını,
çocukluğunu, gençliğini anlatırken şöyle diyordu:
Benim, Tebriz’de Ebubekir adında bir şeyhim vardı. Bütün
velâyetleri ondan aldım, fakat bende, şeyhimin ve kimsenin
görmediği bir şey vardı. O şeyi şimdi Hüdâvendigârım
Mevlânâ gördü!
Çocukluk yıllarımda ben, feleği meleği her şeyi açık seçik
görüyor ve herkesi de kendim gibi sanıyordum. Fakat neticede
bunları herkesin görmediği anlaşıldı. Şeyh Ebubekir; bu
durumu saklamam gerektiğini söylüyor ve beni onları söylemekten
alıkoyuyordu.
Henüz ergenlik çağına girmediğim günlerde bile, aşk deryalarına
bir daldım mı otuz kırk gün hiçbir şey yiyemezdim!
Bendeki bu olağan dışı durumlara bir anlam veremeyen
babam, bir gün:
– Oğlum, dedi, ben senin bu hâlinden hiçbir şey anlayamıyorum!
Nereye varacak bunun sonu? Babam böyle söyleyince;
ona şunu söyledim o zaman:
– Baba dedim; seninle benim babalık ve evlâtlık ilişkilerimiz
neye benziyor biliyor musun? Bir tavuğun altına tavuk
yumurtalarıyla birlikte kaz yumurtaları da koymuşlar. Vakti
gelip de civcivler çıktığı zaman, bunlar hep birlikte analarının
arkasına düşer giderler. Yolda bir göl kenarına rastlarlar. Kaz
yumurtasından çıkan civciv hemen kendini suya atar. Bunu
gören ana tavuk: Vah, eyvah!.. Yavrum boğulacak! Diye cakırdamaya
başlar. Halbuki kaz yumurtasından çıkan yavru neşe
içinde yüzmektedir. İşte seninle benim aramdaki ilişki ve fark
da böyledir.
İşte bu tarihlerden sonra, ne zaman bu tür bir konu gündeme
girse, babam artık eskisi gibi telâşa düşmeden, rahat bir
gönülle:
– Bizim Şemseddin’e bu hâller, taat ve riyâzat sebebiyle
değil, tââââ ezelden verilmiştir!. Derdi.
Cenâb-ı Hakka: Beni kendi kubbelerinin altında gizli olan
has dostlarının içine kat ve onlarla arkadaş et! Diye yalvarıp
yakardığım yıllarda, bir gece rüyâmda:
– Seni bir velîye arkadaş edeceğiz! Dediler.
– O velî nerede? diye sordum.
Bu rüyâdan sonra, üst üste iki gece:
– Aradığın adam Rum diyarındandır! Dediler.
Bir hayli zaman aradım; fakat onu bulamadım!
Sonra bana:
-– Daha bulacağın zaman gelmedi! İşler vakitlerine
SELECİ ŞEYH VE ŞANSLI HIRSIZ

Hazreti Şems’in ilk şeyhi Şeyh Ebubekir Sellebaf (Seleci), selecilik
yaptığı için ona Seleci Şeyh derlermiş.
Şeyh Ebubekir Sellebaf Hazretlerinde öyle bir tevhid zevki
öyle bir vahdet şevki varmış ki, o zevk ve şevk içinde hırsızı
uğursuzu bile korur ve kollarmış.
Hazret bir gece, göz ve gönül uyanıklığı içinde zikir fikir
demlerken sokakta bir gürültü patırtı kopmuş.
– Hırsız var!
– Yakalayın!
– Tutun!
– Kaçırmayın! derken, kendi damında bir ayak patırtısı
belirmiş. Sokakta yakayı ele vermeyen hırsız can havliyle
Hazretin damına tırmanmış.
Hırsızın zor onlar yaşadığını ve epey darlandığını gören
Hazret, usulca dama çıkarak, ona:
– Hiç kimsenin bir şeyini alıp çaldın mı? Diye sormuş.
Tehlikeden kaçarken kurtuluşa yakalanan hırsız,
mahcûbiyet içinde:
– Hayır şeyhim! Ambarı yardım, ama hiçbir şey almadım!
Yalanım yok vallah billâh!. Diye kıvranmaya başlayınca, Şeyh
Ebubekir Sellebaf Hazretleri, kendi kavuğunu ve hırkasını çıkarıp
hırsıza uzatarak:
– Madem ki öyle, gey bunları, sıvış buradan! Sırla kendini,
bir daha da böyle yapma! Bırak artık bu hâli, hayde y’allah!.
diyerek hem kendini, hem de başkalarını harâb eden hırsızın
ıslahına zemin hazırlamış.
Hazreti Şems’in “Makâlât” (Konuşmalar)’ını günümüze kazandıran
M. Nuri Gençosman, konuşmalar’ın giriş yazısında
bizim kendi uslûbumuz içinde azıcık romantize ederek verdiğimiz
bu olayı, aslına daha yakın ifadelerle şöyle aktarıyor:
Tebriz taraflarında bir azîz vardı ki, dâima uyanık gönüllüydü,
geceleri uyumazdı.
Gecenin birinde bir hırsızın dama çıkmak için kement attığını
gördü. Adam o sırada, halkın sesini işitince, o tehlikeli
durumda sığınacak bir yer bulamadı; telâş ve korku içinde
kaçmaya çalışıyordu.
Bunu seyreden azîz derviş; mum gibi erimeye başladı: zavallı
hırsızın çektiği korkuyu düşündü. Karanlıkta dama doğru
yürüdü. Başka bir yoldan hırsızın karşısına çıktı:
– Dostum, gitme! dedi: Ben sana yabancı değilim! Yiğitlikte
senin ayağının toprağıyım!
Hemen kavuğunu, sarığını, yanındaki eşyasını yukarıdan
hırsızın eteğine bıraktı, ona çok özürler diledi ve: Haydi çabuk
şimdi buradan kaçıp canını kurtarmaya bak; duman gibi
kendini yok etmeye çalış! dedi.
GÖNÜL AYNASI
Dış görüntülere hiç takılmayan Hazreti Şems, seyyahatlerinden
birinde, bir yerde, güzel yüz tutkunu bir şeyhe
rastladı. Bu Şeyh Efendi cemâl tutkunuydu. Nerde bir güzel
yüzlü birini görse, hayran ve sergerdân ona bakarak, duruma
göre, bazen içinden, bazen de dışından.
Hevâ ve heves için değil;
Şehvetle değil,
Temiz bir gözle bakıyoruz biz sana!
Senin güzel yüzün,
Allah’ın lûtfunun aynasıdır!
Allah’ın lûtfunu görüyoruz biz sende!
Tarzında şiirler mırıldanırdı.
Hazreti Şems, bu Şeyh Efendi’ye:
– Heey!. Dedi, bu ne hâl efendi?
Şeyh Efendi:
– Güzellerin yüzü ayna gibidir! O aynada Mevlâ’yı müşahede
ediyorum ben! Diye cevap verince, Hazreti Şems, biraz
celâllenerek:
-– Madem ki Mevlâyı su ve toprak aynasında görüyorsun,
niçin can ve gönül aynasına bakıp da kendini aramıyorsun?
dedi.
Hazreti Şems böyle söyleyince, o Şeyh Efendi, hemen
anında:
- Eyvallah!. Ederek, eski hâline tövbe etti.
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com