Melâmet, bazılarının sandığı gibi İslâmiyetin şeriat boyutuna isyan veya muhâlefet hareketi değildir.
Melâmet üzre muhabbet demleyenlerin nutuklarındaki isyan veya muhâlefet görüntüsü,
kuraldan ziyâde kuralcılığa karşı oluşun ifâdesidir.
Melâmet, İslâmiyetin, şeriat+tarikat+marifet ve hakikat bütünlüğünde yaşanan
aşk+şevk+zevk idrâki ve Muhammedî neş’enin taşmasından ibârettir.
Evrenin ve devranın çözümsüz gizem dekorları içerisinde dönüp dolaşan gerçeğin gökcek
yüzünü görmenin zevk ve şevki içinde coşup taşmanın ifâdesi bu. Böylesi taşmalara isyan denilmez.
Kınama ve kınanma kaydından soyunup dökünme denir buna.
Melâmet Sultanı Yûnus’da ifâdesini bulan ne varlığa sevinme ne yokluğa yerinme hâli bu.
Eşyânın esrarıyla tanışan kişinin bu tanışmanın şevki içinde bir miktar şımarması ve kınanma hâletiyle dolup taşması doğal bir haldir.
Kınama ve kınanma, yerme ve yerilme anlamına gelen melâmetin özü, özeleştiriye hep açık olması gereken kişinin, eğer illâ da kınama ihtiyacıyla dolup taşıyorsa, salt kendi (nefsi) ni kınaması, yermesi, başka hiç kimseyi kınamaması, yermemesidir. Bu sebeple melâmet erbâbına Melâmiler (yerilenler) de derler.
Büyük insanlık ailesinin muhtaç olduğu birlik bütünlük neş’esini açıp saçan bu kitab, belirli bir çevreye değil herkese hitabtır… Yâ Selâm!
mustafa özdamar kırkkandil yayınevi
http://www.kirkkandil.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder